30 May ARKASI YARIN-VI
GİGİ BÖLÜM 6
_ İzahatınızı bekliyorum, Mamita! Dündenberi burada hayli değişiklikler var, manası ne bunun?
Madam Alvarez:
_ Rica ederim oturun Gaston dedi. Zaten yorgunum. Ah! Bacaklarım…
İçini çekti, bir ilgi gösterisi bekledi, bulamayınca önlüğünü çıkarttı. Üzerinde siyah bir entari vardı, yakasına da geniş bir kame iğnelenmişti. Misafire bir iskemle gösterdi, kendi de bir koltuğa çöktü siyah-gri örgülerini sıvazladı ve ellerini dizlerine dayadı.
Saiyah gözlerini yavaş yavaş oynatması, gayret sarfetmeden hareketsiz durabilmesi, kendine tam manasıyle hakim olduğunu gösteriyordu.
_ Bilirsiniz Gaston, ben sizin hem dostunuzum…
Lachaille ‘’kuru sözle karın doymaz’’ der gibi gülümsedi, elini bıyığına götürdü.
_ Hem dostunuzum hem de minnettarınız. Fakat bana bir can emanet edilmiş onu korumam lazım. Bilirsiniz, Andree küçükle meşgul olmayı sevmiyor; vakti de yok zaten. Sonra Gilbertciğimiz öteki kızlar gibi açıkgözbir şey de değil. Tam bir çocuk…
_ Onaltı yaşında bir çocuk.
Madam Alvarez tasdik etti:
_ Evet onaltı yaşında. Yıllardır ona bonbonlar ufak tefek şeyler getirirsiniz. Varsa yoksa Tonton dur, üzerinize toz kondurmaz. Şimdi de kalkmışsınız kızcağızı otomobilinize alıp çaya götürmek istiyorsunuz!
Madam Alvarez elini kalbine koydu:
_ İşte size yemini billahla söylüyorum Gaston, kimse bilmeyecek olsa: ‘’ Haydi Gaston derdim alın götürün Gilberte’i onu gözlerim kapalı size emanet ediyorum’’ Fakat elalemin dili durmaz. Sizi dünya tanıyor. Bir kadın için sizinle başbaşa çıkmak…
Gaston Lachaille’nin sabrı tükenmişti:
_ Peki peki dedi anladık! Gigi benimle çay içerse lekelenir demek istiyorsunuz, değil mi? Hayret doğrusu. O kim, kadınlık kim! Kimsenin tanımadığı, kimsenin yüzüne bakmadığı bir çocuk.
Madam Alvarez yavaşça sözünü kesti:
_ Haydi lekelenir demiyelim de nazarı dikkati çeker diyelim. Siz bir yere gittiniz mi, bunu herkes bilir Gaston. Sizinle görünen bir genç kız, artık alelade bir genç kız olmaktan daha doğrusu düpedüz genç kızlıktan çıkar. Bizim Gilberte’miz alelade bir genç kız kalmalı, yahutta genç kızlıktan bu şekilde çıkmamalı. Sizin için mesele yok: bir dedikodu daha der, güler geçersiniz. Ama ben torunumun adını Gil Blas’da görürsem, emin olun öyle kolay kolay gülemem.
Gaston Lachaille ayağa kalktı, masadana kapıya sonra da kapıdan pencereye doğru yürüdü. Nihayet soğuk bir sesle:
_ Peki Mamita dedi, sizi zorlamak istemem. Bu meseleyi bırakalım. Kızınız sizin olsun.
Başını dimdik tutarak Madam Alvarez’e döndü:
_ Sorması ayıp olmasın ama kime saklıyorsunuz kızınızı? Üç yılda dört çocuk yapacak parasız pulsuz bir memur parçasına mı?
Madam Alvarez kesin bir sesle:
_ Ben vazifeme pekala müdrikim dedi.Ne zaman biri çıkar: ‘’ Kızınızın mesuliyeti bana ait istikbalini ben garantileyeceğim’’ derse o zaman düşünürüm. Böyle birini bulmak için de elimden geleni ypacağım. Şimdi bir papatya içmek istermisiniz, Gaston?
_ Hayır teşekkür ederim zaten geç kaldım.
_ Gigi’yi çağırayım mı gelip size allahaısmarladık desin?
_ Lüzumu yok, başka zaman görürüm. Hoş boş vaktimde de pek yok ya!
_ Sizbilirsiniz Gaston onun için rahatsız olmayın. Güle güle Gaston.
Yalnız kalınca Madam Alvarez alnında biriken teri sildi ve Gigi’nin odasına doğru yürüdü:
_ Gigi kapı arkasından dinliyordun.
_ Hayır büyükanne.
_ Evet dinledin. Çok kötü bir huy bu. İnsan yanlış duyar yanlış tefsir eder. Mösyö Lachaille gitti.
_ Farkındayım.
_ Patatesleri iki bezin arasına yerleştir iyice evvela. Ben dönüşte tencereye koyarım.
_ Sokağa mı çıkacaksın büyükanne?
_ Alicia halana gidiyorum.
_ Gene mi?
_ Tasası sana düştü galiba? Haydi mutfağa koş. Yüzünü soğuk suyla yıka: budala gibi ağlamanın manası yok.
_ Büyükanne
_ Ne var?
_ Ne olurdu sanki yeni elbisemi giyip Gaston’la çaya gitseydim?
_ sus aklın ermiyor bırak bari senin yerine başkası düşünsünç lastik eldiven giymeden sakın patateslere dokunma.
O hafta, Alvarez’lerin evinde, kimse bu bahsi açmadı. Yalnız bir gün kapıda bir atlı araba durdu, içinden omuzunda bir gül saiyah dantelaye mat ipliklere bürünmüş olarak Alicia hala çıktı, kızkardeşini bir köşeye çekip onunla uzun uzun konuştu. Giderken Gilberte’e şöyle bir baktı, dudaklarını uzatarak sertçe yanağından öptü ve arabasına bindi.
Gilberte:
_ Ne istiyordu? Diye Madam Alvarez’e sordu.
_ Hiç… Madam Buffeterya kalbi için bir doktor çağırmıştı ya onun adresini sormağa gelmiş.
Gilberte bir an düşündükten sonra:
_ Pek de uzunmuş dedi.
_ Uzun olan ne?
_ Doktorun adresi. Büyükanne bir hap istiyorum başım ağrıyor.
_ Dün de ağrıyordu. Yarım baş ağrıları kırk sekiz saatten fazla sürmez.
Gilberte kırgın bir sesle:
_ Demek benim başağrım herkesinkine benzemiyor dedi.
Yavaş yavaş eski tatlılığını kaybediyor, dersten dönünce ’’Öğretmen bana garez!’’ ediyor diyor. Uykusuzluktan şikayet ediyor, günden güne de miskinleşiyordu. Büyükanne bu durumun farkındaydı, fakat kızcağızı yola getirmek için hiç bir şey yapmıyor, yalnız her hareketini yakından takip etmekle yetiniyordu. Birgün Gigi, beyaz bez pabuçlarını sulu tebeşirle boyarken, Gaston Lachaille kapıyı çalmadan, yerden bitmiş gibi karşısına çıktı. Sırtında karmakarışık dört köşe desenlerle süslü yazlık bir elbise vardı. Saçları uzamış, yüzü güneşten kararmıştı. Bir elinde pabuç öteki elinde fırça olduğu yerde durdu.
_ Ah.. Büyükannem gene anahtarı kapının üzerinde unutmuş!
Gaston Lachaille’in birşey söylemeden kendisine baktığını görünce hafifçe kızardı, pabuç’u masanın üzerine bıraktı ve eteğiyle dizlerini örttü.
_ Siz de, Tonton hırsız gibi girilir mi hiç! Ne o zayıflamışsınız. Galles Prensinin şu meşhur aşçısıyla aranız açık galiba? Zayıflayınca gözleriniz daha da iri görünüyor. Fakat burnunuzda uzuyor…
Gaston Lachaille:
_ Büyükannene söyliyeceklerim var, diye sözünü kesti. Haydi Gigi sen odana git bakalım.
Genç kız bir an ağzı açık kaldı sonra tabureden yere atladı, boynunu bükerek Lachaille’in üzerine yürüdü:
_ Odana git! Odana git ha! Ayni şeyi bende size söylesem! Kimsiniz siz burada ne hakla bana emir veriyorsunuz? Peki gidiyorum işte odama! Ama…yeminle söylüyorum siz gitmedikçe odamdan çıkmayacağım!
Kapıyı hızla çarptı ve sürgüyü mahsus gürültüylr çekti.
Madam Alvarez alçak sesle:
_ gaston diye fısıldadı merak etmeyin ben onu zorlar sizden af dilemeğe mecbur ederim. Hatta icap ederse…
Gaston Lachaille onu dinlemiyor ve gözünü bir türlü kapalı kapıdan ayıramıyordu.
_ Şimdi Mamita, dedi az fakat öz konuşalım…
………………..
Alicia hala:
_ Şimdi dedi vaziyeti şöyle bir hülase edelim: Söze başlarken ‘’Hiç bir kadına nasip olmamış şekilde’’
_ Şımartılacak, el üstünde tutulacak dedi
_ Evet ama pek sudan ir söz bu, çok müphem; her erkek söyler bunları. Ben sarih şeyler isterim.
_ Açıkça söyledi diyorum, Alicia. Şey dedi… Gigi hiç bir sıkıntı çekmeyecek dedi. Hatta bana karşı bile onu koruyacağım, sigorta ettireceğim dedi. Ben onun bir bakıma da velisi sayılırım dedi.
_ Evet evet… Fena değil, fena değil ya, gene de müphem.
Kıvırcık ak saçlarını kulaklarının arasınatoplamış, yatağında hafifçe doğrulmuştu. Düşünceli düşünceli geceliğinin rübanını bir bağlıyor, bir çözüyordu. Başındaki şapkası ile, ay gibi soluk bulut gibi karanlık görünen Madam Alvarez kollarını kavuşturmuş yatağın kenarına yaslanmıştı:
_ Sonra ialev etti ben dedi, işi aceleye getirecek değilim, dedi. Her şeyden önce Gigi arkadaşım dedi bırakırım baa yavaş yavaş alışsın dedi. Nerdeyse ağlayacaktı zavallı. ‘’ Ben ona bir vahşi gibi saldıracak değilim’’ dedi. Anlıyacağın tam bir efendi gibi konuştu.
_ Evet evet… Biraz müphem bir efendi… Peki küçüğe vaziyeti açıkça izah ettin mi?
_ Başka çare yoktu, Alicia. Çocuk , çocuk anladık ama, her şeyin de bir haddi var, değil mi? Açıkça söyledim. Gaston’u bir mucize gibi, bir tanrı gibi, bir…
_ Vay vay vay diye Alicia tenkid etti. Ben olsam işin güçlüğünü belirtirdim her şeyden önce, ona mücadele zevkini aşılardım, bütün kadınların çatlayacaklarını, gözde bir erkeği elde etmenin büyük bir zafer olduğunu söylerdim.
Madam Alvarez ellerini kavuşturdu:
Güçlük, mücadele! Herkes sana benziyemez ki Alicia! Gigi’yi tanımaz mısın? İçinde hiç kötülük fenalık yoktur.
_ Teşekkür ederim.
_ Anla canım, yani hırsı yoktur, demek istiyorum. Hatta asıl hayret ettiğim, lehte veya aleyhte hiçbir tepki göstermemesi oldu. Ne gözyaşı ne de en ufak bir heyecan. Sade: ‘’ Evet… iyiliğimi istiyor besbelli’’ diye bir iki kere mırıldandı. Ben sözümü bitirince bir şart koştu…
_ Ne günlere kaldık! Diye söylendi Alicia
_ Mösyö Lachaille’in tekliflerine bizzat cevap vermek istediğini, onunla başbaşa konuşacağını söyledi. ‘’Bu iş doğrudan beni ilgilendirir’’ dedi.
_ Anlaşıldı: bir çuval inciri… Neyse! Seninki torun değil, Allahın sersemi. Kalkıp adamdan olmıyacak şeyler isteyecek, o da hayır diyecek tabii. Bilmezmiyim ben malımı! Saat dörtte mi geliyor?
_ Evet
_ Bir şeyler yolladı mı? Çiçek? Biblo?
_ Hayır. Kötüye mi alamettir.
_ Yoo! Gaston bu, her şey beklenir ondan. Küçüğe göz kulak ol, doğru dürüst bir elbise giysin. Nasıl bugün?
_ Pek halsiz evladım… Yavrum benim…
_ Haydi haydi… diye Alicia sertçe çıkıştı. Gözyaşlarını sakla, işler berbat olunca o zaman kullanırsın.
* Arkası Yarın*
Yorum Yapılmamış