16 Şub İYİ KİTAP
Son olarak Sofie’nin Dünyası’nı okudum.
Jostein Gaarder’in 1991 de yazdığı felsefe tarihi üzerine bir roman. Bu aralar genelde felesefe ile ilgili kitaplara ilgi duyuyorum. Bence insanın okuma dünyasında mutlaka yer verilmesi gereken kitaplar. Sofie’nin Dünyası ise insanın hem gençlik yıllarında hem daha sonra okuması gereken kitaplardan. Özellikle gençken okunduğunda macera kurgusu itibarıyle sıkmadan felsefeye giriş yapıp, tarih boyunca nasıl bir süreç izlediğini anlatıyor ergenlere; daha sonra yaşanmışlıkların getirdiği bir olgunluğa eriştikten sonra okunduğunda da düşüncelerinizin satır aralarında gizli kalmış felesefik derinlikleri keşfetmenizi sağlıyor.Yazarken biraz karışık oldu galiba ama özet olarak Amerikalı yazar Alcott’un dediği gibi umutla açılıp kazançla kapanan bir kitap, iyi bir kitaptır. Ben Sofie’nin Dünyası kitabından kazançla çıktım sizede tavsiye ederim.
Kitaptan bana kalanlar arasında en önemlisi; basit bir mutluluk tarifi oldu.
Rasyonalistlerin dediği gibi doğru bilgi doğru davranışa yol açar, tamamen katılıyorum ama beni esas kendime getiren Sokrates’in şu sözleri: Kendi düşüncelerine aykırı davranan insan mutlu olamaz. Ne kadar basit bir o kadarda düşündürücü bir izah değil mi?
Sonra gizemcilik bölümünü okurken hintli bir gizemcinin sözlerine takılı kaldım bir müddet…. “Ben varken Tanrı yoktu, şimdi Tanrı var ben yokum” parantez içinde bu konu ile ilgili olarak okuduğun Hallac-ı Mansur En-El Hak ile ilgili bir yazıda yakında gelecek parantezi kapat
Kitabın sayfaları arasında ilerken küçük bir öykü gülümsetti beni, bir Rus komonotla bir Rus beyin cerrahı din hakkında tartışıyorlarmış. Beyin cerrahı Hıristiyanmış, kozmonot ise dinsiz. ‘Ben uzaya çok çıktım’ demiş kozmonot kibirlice ‘ama ne Tanrı’ya rastladım ne de meleklere’ Beyin cerrahı yanıtlamış: ‘Ben de pek çok zeki insanın beynini ameliyat ettim, ama hiç bir yerde tek bir düşünceye rastlamadım.
Ardından akademik bir filozof olarak adlandırılabilecek Kant ile ilgili bölümü okurken “arzu ve tutkuları aşabilmek bağımsızlık ve özgürlük gerektirir” cümlesi yeni düşüncelere sürükledi beni ve kitabın sonunda anladım ki İnsanlar ‘büyük’ soruların yanıtlarını hep ‘küçük’ sorularla meşgulken bulmuyor mu?
Yeni kitaplar yeni dünyalarda buluşmak üzere 🙂
Sorry, the comment form is closed at this time.