28 Şub Karabatak Cafe
Van Gogh sergisinin üzerimizde bıraktığı hayranlığın ardından kahve keyfi yapmak için Karabatak Cafe’ye gittik.
Daha önce de söylediğim gibi biz her hafta sizlerle de paylaşmak üzere en az bir cafeye gidiyoruz.Bu sefer bahsi çok geçen Karaköy’deki Karabatak cafe’ye gittik.Tabi önce internette nerede olduğunu araştırdık,arabayı Alpet benzincisinin hemen yanındaki otoparka parkedebileceğimizi öğrendik ki bu bence çok önemli,eğer park problemi varsa gitmeyedebilirim diye düşünürüm hemen,neyse ki park sorunu yaşamadık.Sonra iphone aracılığıyla google mapten sokağı bulduk ve o yöne doğru yürümeye başladık,cafeyi, adına da uygun olarak tahmin etmediğimiz bir sokak arasında bulduk. Dışarıdan çok küçük bir yermiş gibi duruyor ama içeri girdiğimizde hiç de öyle olmadığını gördük,cafe iki katlı,modern dekorasyonlu bir yer.Alt katta oturmayı tercih ettik,bize daha şirin geldi.Cafenin menüsünde çorba,sandviç çeşitleri ve tatlılar var;ama iddialı oldukları bölüm ise kahve seçenekleri,Julius Meinl adlı Avusturyalı bir markanın kahvelerini sunuyorlar.Biz kahveden önce çok aç olduğumuz için sandviçlerimizi yedik,peynirli domatesli tercih ettik,sonra cafe lattenin yanında ortaya bir limonlu cheesecake ve ısıtılmış elmalı tart söyledik,özellikle cheesecake müthişti,tatlı sevmememe rağmen bayıldım diyebilirim.
Haftaiçi çoğunlukla çevredeki işyerlerinden üst düzey yöneticiler geliyor,ellerinde bilgisayarları bir taraftan çalışırken bir taraftan da hızlı hızlı bir şeyler atıştıryorlar.Hatta sanırım sessizlik içinde rahat çalışabilmeleri için üst kata çocuk alınmıyor.Kesinlikle hem kahveleriyle hem yiyecekleriyle tavsiye edebileceğim bir yer,siz de gitmeden önce araştırmak isterseniz buradan bilgi edinebilirsiniz.
Yorum Yapılmamış