15 Mar KÜÇÜK ARI
Kadın haksızlıklarının arttığı günümüzde;
2 yıl önce okuduğum beni çok etkileyen bir küçük kadın hikayesini sizlerle paylaşmak istedim. Kitap 2008 yılında Chris Cleave tarafından yazılmış ve Pegasus Yayınları tarafından yayınlanmış.
Kitabın kapağında Financial Times’ın ‘’ Okuduktan sonra unutmanız hiç de kolay olmayacak’’ yorumu iddialı geldi ve aldım kitabı… meğer gerçekmiş!
Chris Cleave ödüllü bir yazar ve hakkında yazılan yorumları okuduğunuzda araştırmacı, zarif bir yazım diline sahip, iddialı olduğu kadar ‘’Romanın bütün başarısı bana destek olanlara, hataları ise bana aittir’’ diyecek kadar da mütevazi bir yazar profili ortaya çıkıyor.
Yazarın sadece Birleşik Krallık’ta Hayat – Vatandaşlığa yolculuk adlı kitaptan alıntı yaptığı giriş sayfasındaki cümleye katılmadığımı belirtmeden geçemeyeceğim. Alıntı şöyle; ‘’İngiltere, zulüm ve çatışmadan kaçan insanlara güvenli bir sığınak sağlama geleneği ile gurur duymaktadır.’’ Sanki geçmiş tarihinin özürü gibi …
Roman Afrikanın en çok insan hakları ihlali olan ülkesi Nijerya da başlıyor, İngiltere de devam ediyor ve her şeyin başladığı o Nijerya kumsalında noktalanıyor. Her yönüyle bambaşka yaşam tarzları, geçmiş ve gelecekleri olan tek ortak noktaları kadın olmak olan Sarah ve Küçük Arı’nın mutluklarının bile buruk olduğu hikayesi anlatılıyor kitapta. Birisi dokuz parmaklı, yaşadığı hayatta sıkışıp kalmış git geller içinde bir İngiliz kadın.Diğeri adı barış olan; hayatına barışın çok kısa anlarda teğet geçmesine rağmen ‘bütün insanlığın umutlarının aynı ruha sığabileceğine inanan naif bir afrikalı kız . Hele empati kurma yönünüz gelişmiş ise biraz zor bitiriyorsunuz kitabı benden söylemesi! Kitap aşağıdaki Nijerya atasözü ile bitiyor:
Eğer yüzün hayatın ağır tokatlarıyla şiştiyse, gülümse ve şişman bir adammışsın gibi davran.
* Siz kitapsız kahvesiz biz sizlersiz kalmayalım!*
Yorum Yapılmamış