23 Mar L&M BİR ELEM HİKAYESİ
İskender Pala’nın beğenerek okuduğum
yazarlardan biri olduğunu daha önce de belirtmiştim. İlk olarak 2003 yılında Kapı Yayınları tarafından yayınlanan Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk kitabını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Gizem ve aşk öyle bir örgü ile birleşmiş ki kitabın sayfalarında ilerlerken kendinizi kâh Bağdat İlimler Akademisinin tozlu rafları arasında kitaplara gömülmüş bir haldeki Hilleli Mehmet Efendi (ki mahlası Fuzuli) yerinde, kâh Leyla’sına kavuşamayan; Fuzuli’nin diviti altındaki parşömende bir damla olan, Kays’ın yerinde oluyorsun.
Fuzuli aşığı pervane, aşkı da bir ateş olarak görüp; pervane gibi aşıkta kendini aşka atıp yanmalı der. Sardığı her ağacı kurutan sarmaşık gibi kelime anlamı sarmaşık olan aşkta aşığını kuruturmuş meğer.
Fuzuli’nin efsanevi bir aşk hikayesi olan Leyla & Mecnun’un hikayesinin içine gizlediği, kadim Keldani bilginlerinin uzay araştırmaları ile ilgi bilgileri ve hazinelerinin sırrı 400 yıl boyunca, kimi zaman hak eden ellerde kimi zaman zulüm gördüğü kıymet bilmez ellerde; aşkın ve hayatın her halinin gözlemlendiği bir serüven okuyorsunuz. Okuyorsunuz yetersiz aslında kendinizi içinde hissediyorsunuz. Osmanlının yükseliş devrinden, şaşalı Lale devrine, yine İmparatoluğun çöküşe geçişinin ilk döneminden, jön Türklere kadar her dönemiyle ilgili ilginç tarihsel sahnelerinde yer almasıyla kitap aynı zamanda tarihten kesitler de sergiliyor. Yazarın Osmanlı hayat biçimini bezm(= eğlence) ve rezm(= savaş) olarak tarifi çok ilgimi çekti. Gerçektende Osmanlı tarihi birbirini izleyen bezm ve rezm silsilerinden oluşuyor. Yine doğu ve batı edebiyatlarının karşılaştırıldığında; Doğu da şiirin yani kısaltmanın önemli olduğu, Batı da ise romanın yani çoğaltmanın önemli olduğu saptaması bilgi dağarcığıma faydalı bir bilgi olarak katıldı. Yani daha önce de belirtiğim gibi umutla açılıp kazançla kapanan, iyi bir kitap oldu benim için…
Fuzuli’nin dizeleriyle iyi okumalar… ‘’Padişah gibi bir kul, muhteşem bir köleyim!’’
‘’ Bende Mecnûndan füzûn âşıklık isti’dâdı var
Âşık-ı Sâdık benim Mecnûn’un ancak adı var’’
Yorum Yapılmamış