TÜLBEND= TULİP= TULİPE= TULİPANO= TULPE= LALE - Nilufer.ist
1309
post-template-default,single,single-post,postid-1309,single-format-standard,ajax_fade,page_not_loaded,,no_animation_on_touch,qode-theme-ver-7.7,wpb-js-composer js-comp-ver-4.7.4,vc_responsive
 

TÜLBEND= TULİP= TULİPE= TULİPANO= TULPE= LALE

14 Nis TÜLBEND= TULİP= TULİPE= TULİPANO= TULPE= LALE

En sevdiğim iki şey kitaplar ve çiçekler.

 

Bugün ajandamın sayfasında lale mevsimi yazısını görünce çok sevindim ve lalelerin hemen her çeşidini görebileceğim Emirgan Korusu’na koştum.

Lale tarhları arasında dolaşırken de bu kitabı her ne kadar  2009 yılında çıkar çıkmaz okumuş  olsam da, sizlerle  bu lale mevsimi paylaşmak kısmet oldu.

Lale Devri’nin tüm gizemlerini gözler önüne seren bir romandan,

 

Katre-i Matem’in den bahsetmek istiyorum.

Bir kitap aşığı olarak her kitap benim için önemli ama bazı kitaplar var ki onlar her satırı hatırlanan her duygusu taptaze hissedilen her daim capcanlı kitaplardır. İşte her lale mevsimi ben de Katre-i Matem’i tekrar tekrar hatırlayıp gözden geçiriyorum.

Yazarının kim olduğu belli olmayan bir el yazmasında yer alan ‘’Yek Cinayet Şast u Şeş Sual’’ yani ‘’ 1 Cinayet; 66 Soru’’ isimli hikayeden başlayarak kurgulanan Katre-i Matem; iki denizin kucağında, iki karanın elleri üstünde zarafetle parlayan İstanbul’da geçiyor. Ve hikayemiz el yazmasında kimliği belirsiz yazarın da söylediği gibi Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’yı canından, Sultan III Ahmet’i tahtından eden Eylül ihtalinin de olduğu şatafatlı Lale Devri’nden kesitler sunuyor .

Her bakımdan çeşitlilik arz eden bir dönem hikayesi olması bir yana güzelle çirkinin, iyi ile kötünün birbirine karıştığı bir dünya da sanki kayboluyorsunuz.

Aşkın özünde laleyi Lalenin özünde aşkı buluyorsunuz.

Şu şehr-i İstanbul’da geçmişte gizli ne hikayeler var kimbilir.

Okurken lütfen derkenarları ayrı bir özenle okuyun hatta mümkünse bir lale bahçesinde okuyun, hissedin!

Lale ve Lale Devrinden bahsedip te dönemin şairi Nedim den bahsetmemek olmaz diye bir dörtlüğüyle son noktayı koyalım.

Bir safa Behşedelim gel şu dil-i na-şada

Gidelim serv-i revanım yürü sa’d-abada

İşte üç çifte kayık iskelede amade

Gidelim serv-i revanım yürü sa’d-abada

Lale notları:

Arap harfleriyle lâlenin yazılımı Allah kelimesiyle aynı harflerden oluşmaktadır ve her ikisinin de ebced hesabıyla karşılığı 66 dır.Yine arap harfleriyle lâlenin tersten okunuşu hilal’dir.

Lale’nin anavatanının Kazakistan olduğunu, 840 çeşidinin bulunduğunu biliyormusunuz?

Lale Devri adı Yahya Kemal Beyatlı tarafından Meşrutiyet’ten sonra verilen bir addır.

Bir Lale öyküsü: Çocukluğum da Edirne de Selimiye Camii’ni gezerken öğrenmiştim. Mimar Sinan’ın ustalık eserim dediği ve Sultan II. Selim için inşaa ettiği caminin yapılışı esnasında yaşanan pek çok hikayeden biridir bu hikaye. Caminin yapılacağı alandaki mülkler satın alınmış sadece üzerinde lale bahçesi olan bir arazinin aksi sahibesi satmaya yanaşmamıştır. Uzun ikna çabaları sonunda camide kendisini ve lale bahçesini hatırlatacak bir işaret konulması şartıyla razı olur. Yaratıcı ve muzip üstad da bir mermer sütun üstüne ters bir lale motifi kondurarak bu isteği yerine getirir 🙂

* Lalelere de kitaba da İstanbul’a da doyamadım ben, ya siz?*

Yorum Yapılmamış

Yorum yap
CAPTCHA

*

Başa Dön