29 Mar İPEKLİ MENDİL
Türk hikayeciliğinde dönüm noktası olan bir yazar ve eserlerinden bahsetmek istedim bugün.
Kendine özgü şiirsel anlatımıyla Çehov tarzı (durum-kesit) öykülerin temsilcisi olan Sait Faik Abasıyanık’ın; yalın bir dille yazdığı hikayelerinin konularını insan, İstanbul ve yaşadığı çevre oluşturur. Bir dönüm noktasıdır, çünkü ondan önceki yazarların aksine konu onun için önemli değildir. Her şeyle ilgili yazabilir o; bazen bir semaver, bazen bir balık… sıradan insanlar ve sıradan olaylardan çıkardığı eserleriyle edebiyat dünyamızın maalesef az hatırlanan kahramanlarından olmuştur. En meşhur hikayesi Dülger Balığı’nın Ölümü hüzünlü bir öyküdür.
48 yıllık kısa yaşamında ki ilk kitabı Semaver en son YKYayınları tarafından basıldı. Kitapta aynı zaman da ilk yazdığı öykü olan İpekli Mendil’de yer alıyor. Çok beğendiğim öyküden küçük bir paragraf sunmak istedim sizlere:
‘’…… Ölmek üzereydi. Sımsıkı kapalı yumruğunu kapıcı açtı. Bu avucun içinden bir ipekli mendil su gibi fışkırdı.
Ya … İyi, halis ipekli mendiler hep böyledir. Avucunun içinde istediğin kadar sıkar, buruşturursun; sonra avuç açıldı mı insanın elinden su gibi fışkırır.’’
Sait Faik Abasıyanık’ın, ömrünün son on yılını geçirdiği Burgaz adadaki evi ölümünden sonra annesinin de vasiyetiyle Darüşşafaka tarafından müzeye dönüştürülmüş ve her yıl adına hikaye ödülleri veriliyor. Çok sayıda el yazması, mektubu, notları ve kişisel eşyalarının bulunduğu müzeye adaya yolunuz düşerse mutlaka uğramalısınız.(Bu arada umarız söylendiği gibi Mayıs 2012 de tatdilat bitip açılmış olur)
Kimbilir eşyaların kıvrımlarında asılı kalmış bir dize sizi de alıp götürür o büyülü dünyalara!
YEİS
Akşama üstleri geliyor
Tam insanlar işten çıkarken.
Salkım salkım tramvaylardan
Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor
Namussuz, akşam üstleri geliyor.
Neremden yakalıyor, bilmiyorum
Ben tam sevmeye hazırlanırken
On altı yaşındaki sevgilimi.
Elini elimle tutmak
Yirmi dört sattte bir
Sıcak bir laf dinlemek isterken
Rezil…tam o saatlerde geliyor.
S.F.Abasıyanık,
Yorum Yapılmamış