KADIN YAZARLARIN ANNESİ - Nilufer.ist
1237
post-template-default,single,single-post,postid-1237,single-format-standard,ajax_fade,page_not_loaded,,no_animation_on_touch,qode-theme-ver-7.7,wpb-js-composer js-comp-ver-4.7.4,vc_responsive
 

KADIN YAZARLARIN ANNESİ

04 Nis KADIN YAZARLARIN ANNESİ

Belki hiç duymadığınız belki de unuttuğunuz 

bir isimden bahsetmek istiyorum bugün sizlere. Pek çoğumuz belki de sadece günümüz kadın edebiyatçılarından Pınar Kür’ün teyzesi olarak hatırlıyoruzdur.

Halide Nusret Zorlutuna 1901 den 1984 yılına kadar geçen ömrün de Osmanlı İmparatorluğundan, Cumhuriyet dönemine   ve  günümüz Türkiye’sine kadar geniş bir yelpaze de edebiyat ile uğraşmış bir öğretmendir aynı zamanda. Doğudan batıya ülkemizin hemen her yerinde öğretmenlik görevini yapmaktan gurur duyduğunu defalarca ifade etmiştir. Lise yıllarında babasını kaybettiğin de yazdığı Ağlayan Kahkahalar yazısı Talebe Defteri adlı dergide birinci olunca o da edebiyat dünyasına adımını atmış oldu. Sonrasında öğretmenlik hayatı, yazdığı onlarca eser ona Birleşmiş Milletlerin Kadın yılı olarak ilan edildiği 1975 yılında Ümmü’l Muharriat yani Kadın Yazarların Annesi ünvanını getirdi. Cumhuriyet dönemi gençliği olmasının da etkileriyle vatan sevgisini ve yetiştirdiği iki evladını şu dizelerle ne de güzel anlatmıştır:

Allah azim lutfudur insanalara toprak

Ak ekmeği berrak suyu doğuran kara toprak

………………

Hür bayrağımın sahibi toprak! Ana Toprak!

Sendendir, sana döner damarlarımdaki kan

Senin için büyüttüm bağrımda bir  çift fidan.

Türk Dil Kurumu’nun da kurucu üyelerinden olan  H.N. Zorlutuna eserlerini konuşulan Türkçe ile yazarak Cumhuriyet kadınına örnek olmuş hatta 70 yaşını geçtiği halde aynı şevk ile şiirler yazmaya devam etmiş, azmi takdire şayan bir edebiyat insanıdır. Sizlerle de İnsanlar şiirini paylaşmak istedim.

*Bu değerli üstatlarımızı unutmayalım unutturmayalım!*

 

Acıyorum insanlara ölesiye

Sonsuz anlaşmazlıklar içinde birer birer

Nasıl darmadağın nasıl yapayalnız

En yakınları bile!

Bir türlü çözülmüyor düğümler

Gerçekler gelmiyor dile

Duvarlar var taştan demirden

Perdeler kapalı açılmamasına

Ve kapılar… kapılar paslı kilitleriyle

Acıyorum insanlara ölesiye

 

Korkuyorum insanlardan ölesiye

Yüzleri var çeşit çeşit, dönek dönek

Gülüşler dıştan yumuşak, içten katı

Kahkahalar andırınca bir tokatı

Fırtınalar eser… eser içimizde

Zehir zehir, sivri sivri dilleri var

Canımızda gizli aşka batırırlar

Birden salar ışık ve renk

Delik deşik olur gökler içimizde

 

Seviyorum insanları zaman zaman

Bakıyorum yüreği güneş dolu

Alnı açık

Biri var…

Ne dilinde iğne, ne avucunda taşlar

Ne gözlerinde yalan

Gerçekten İNSAN!

Gülüşleri, gözyaşları sıcak sıcak

Canımdan yakın, yıldızlardan uzak

Biri var, böyle biri var

Ne güzel bu inanış bu kutlu an

Seviyorum insanları ben HER ZAMAN!

Yorum Yapılmamış

Yorum yap
CAPTCHA

*

Başa Dön