01 Ara DÜNYAMIZ KAÇ YAŞINDA VE KARBON 14 TESTİ
Dünya Tarihi ile özellikle de tarih öncesi dönemle ilgili okuduğum her yazıda mutlaka bir tarih karmaşası olduğunu görmek beni bu konuda neler tartışılıyor araştırmaya itti.
Özellikle size Kur’an ile modern bilim arasında evrenin yaşı konusunda kesin bir uyum var dediğimde nasıl diye sorgulayan bakışları üzerimde hissedebiliyorum.
Kozmologlar evrenin yaşının 16-17 milyar yıl olarak hesaplamışlar. Kur’an da ise tüm evrenin 6 günde yaratıldığı vurgulanır.
Bir an için Kur’an da verilen süreyi 6 devre olarak düşünürsek; Eistein’ın zamanın göreceli olduğunu, mekana, seyahat eden kişinin hızına ve o andaki yerçekimi kuvvetine bağlı olarak zamanın katsayısının da değiştiğini öne sürmesinden bu yana dünya üzerinde algılanan 24 saatlik bir gün ile evrenin farklı yerlerinde algılanan bir gün farklı sürelerde yani uzun veya kısa olabilir. Evrenin ilk dönemlerinde zaman bugün alışık olduğumuz akış hızından çok çok daha hızlı akmıştır. Bunun nedeni ise BigBang anında evren çok küçük bir noktaya sıkıştırılmıştı ve büyük patlama anından bu yana evrenin genişlemesi ve evrenin hacminin gerilmesi, evrenin sınırlarını milyarlarca ışık yılı uzağa taşımıştır diyor bilim adamları. Bigbang anındaki enerji, evrensel saatin zaman akış hızını milyon kere milyon (1012 ) defa yavaşlatmıştır. Evren yaratıldığında evrensel zaman akış katsayısı – bugün algılandığı şekliyle- milyon kere milyon kat kadar daha büyüktü, yani zaman daha hızlı akmaktaydı. Dolayısıyla Dünya da (1012 ) dakikayı yaşadığımız esnada, evrensel saat için yalnızca 1 dakika geçmiş olur.
Kur’ana dönersek; 6 evren günü bu hesaba göre 6 milyon kere milyon güne denk gelir ki buda yaklaşık 16-17 milyar yıl aralığında bir rakamdır. (tam olarak16.427.104.723 yıl)
Diğer yandan yaratılışın 6 gününün her biri-bizim zaman algımızla- birbirlerinden farklı zamanlara karşılık gelmektedir.. Bunun sebebi zamanın akış katsayısının evrenin genişlemesiyle ters orantılı olarak azalmasıdır. BigBang den itibaren evrenin büyüklüğü her ikiye katlandığında, zamanın akış katsayısı yarıya düşmüştür diye hesaplanıyor. O zaman yaratılışın her gününü Dünya zamanıyla hesapladığımızda karşımıza şu durum çıkmaktadır.
1.GÜN (1. Devre) 24 saat sürer dünya algısıyla 8milyar yıl
2.GÜN (2. Devre) 24 saat sürer dünya algısıyla ½ si yani
4milyar yıl
3.GÜN (3. Devre) 24 saat sürer dünya algısıyla ½ si yani
2milyar yıl
4.GÜN (4. Devre) 24 saat sürer dünya algısıyla ½ si yani
1milyar yıl
5.GÜN (5. Devre) 24 saat sürer dünya algısıyla ½ si yani
500 milyon yıl
6.GÜN (6. Devre) 24 saat sürer dünya algısıyla ½ si yani
250 milyon yıl
Bu hesaplamaların ışığı altında okuduğunuz kitaplardaki Dünya tarihi ile ilgili özellikle tarih öncesine ait bulguların yaşları ile ilgili verilen bilgiler biraz daha mantıklı anlaşılır geliyor en azında benim kafamdaki tarih öncesi kronoloji cetveli daha spesifik oldu. Ancak daha sonraları başka bir konu kafamı kurcalamaya başladı ;okuduklarım arasında bazı çelişkiler dikkatimi çekti sanki bazı tarih öncesi kalıntılar, buluntularda verilen yaşlar da zaman zaman hatalar olduğu ortaya çıkıyordu ve bu hata paylarıda azımsanamayacak boyutlardaydı. Bu konu ile de ilgili bir araştırma yapınca bakın nerelere geldim.
Günümüzde pek çok alanda kullanılan ama özellikle tarihi buluntuların hangi döneme ait olduklarını tespit etmekte kullanılan Karbon 14 ile yaş hesaplama metodu nasıl çalışıyor ne kadar doğrulukla hesaplıyor ki sonuçlar yeterince güvenilir mi sorusuna vardım.
Ve organik bir malzeme örneğindeki Karbon 14 miktarını ölçmeye dayanan bir yöntem olduğunu öğrendim.
Nadir görülen ve zayıf radyoaktif karbon izotopları şeklinde olan Karbon 14’ler, kozmik ışınların ürettiği nötronların nitrojen çekirdeğine çarpması sonucu bir protonu açığa çıkartması ile atmosferde sürekli olarak üretiliyorlar. Karbon 14 zaman içinde, 5730 yıllık bir yarı-ömür ile yeniden nitrojene çözünüyor. Ancak çözünmeden önce fotosentez sırasında bitkiler tarafında emiliyor ve şekere dönüştürülüyor. Hayvanlar da bu bitkileri yiyorlar ve bu şekilde bütün canlılar az miktarda Karbon 14 içerebiliyor. Vücudumuzdaki her bir trilyon Karbon 12 atomunun biri Karbon 14 müş. Ancak ölüm durumunda organizma Karbon 14 alımını durdurduğu için vücutta kalanlarda zaman içinde çözünür gidermiş. Yavaş çözünme arkeolojik örneklerde yaş tespitini sağlayam şeymiş ama -işte sorunda tam burada- 30-100 yıllık hata payıyla…
Bu yöntemin kullanımındaki en büyük temel varsayım olan atmosferdeki Karbon 14’ün sabit olmasıymış. Ancak sonraki yıllarda anlaşılmış ki bu sabit değil değişken bir durummuş. Örneğin soğuk savaş zamanı yapılan nükleer testler atmosferdeki Karbon 14 oranını arttırmıştır ki bu da organizmadaki miktarı arttırarak yanlış sonuçlar doğurabilmekteymiş.
Sonuç olarak Tarih öncesi bulgularda rastlayabileceğiniz hata payları buradan gelmektedir.
* Okuyalım, öğrenelim *
Yorum Yapılmamış