07 Ara MASAL DEYİP GEÇMEMELİ 2
Gerçekten masal deyip geçmemeliyiz nasıl rüyalar
yaşadığımız veya yaşayacağımız şeylerin bilinçaltından bilince yansımasıysa masallar da tarihin geçmiş ve gelecek yansımalarını bize aktarır.
Bugün de bir Danimarka masalını aktarmak istiyorum.
Bir zamanlar kendisini çok beğenen bir çaydanlık varmış. Göğsünü gere gere gösterirmiş kendini. Narin porselenden hazırlandığı için, uzun ağzını, ince eğimli sapını çok severmiş. Kapağından pek bahsetmezmiş. Nedensiz değil tabii; çünkü kapağının kenarı hafif kırıkmış.
‘’ Herkes mükemmel olamaz ki’’ dermiş, ‘’ İnsanlar bile böyle. Güzel yanları var, çirkin yanları var. Ben de öyleyim. Zaten her yanım mükemmel olsaydı böyle sıradan bir evde kalmak zorunda olmaz, çaydanlıkların kraliçesi olarak anılırdım. Şekerlik, limonluk vs. bu işin ayrıntıları sayılırlar. Asıl önemli olan benim. Leziz ve kokulu çaylar benim içimde demleniyor, bende kıvamını bulduktan sonra fincanlara dökülüyorlar.’’ Dermiş.
Günlerden bir gün beceriksiz misafirlerden biri çaydanlığı elinden düşürmüş ve zavallı çaydanlık yere düşünce sapı kırılmış, yüzeyi çatlamış açıkçası çaydanlığa benzer bir yanı da kalmamış.
Çaydanlık o günkü hislerini ’ hayatım boyunca o anı unutamam! Artık çay pişirecek durumda değildim. O güne kadarki hizmetlerimi, lezzetli çayları, güzel anıları unutup beni bir köşeye atıverdiler. Hatta daha sonrada beni kapıya gelen bir dilenciye verdiler.’’diye anlatmaya devam etti.
‘’Dilenci gerçekten çok yoksuldu ve iki lokma ekemk için bütün gün dolaşırdı. Artık bir çaydanlık değildim, hiç kimse yola çıktığı yönde bitiremez ya o yolculuğu. Benim içinde öyle oldu ve bir gün toprakla doldurdular içimi sonra da içime bir çiçek soğanı oturttular.’’mutluydum yine de…
Sonra inanılmayacak bir şey oldu ve çaydanlığın içinde bir hayat boy verdi. İncecik bir filiz sonradan kocaman bir çiçek haline geldi. Renkli bir bahar günü gibi neşeli, taze bir çiçek…
Daha sonra korkunç bir şey oldu ve çayadanlığı kırıp çiçekleri kökleriyle çıkartıp toprağa diktiler.
Çaydanlık ‘’ benim için acı verici bir şeydi ama çiçek daha rahat kök salıp büyüyebileceği koşullara kavuştu. Şimdi parça parça oldum , çöplükteyim ama olsun. Anılarımı kimse benden alamaz. Öyle değil mi?’’ diyerek olanları olgunlukla kabullendi.
Hangi durum için olursak olalım kendimizi yararsız hissetmemiz gerektiğini ve her şeye veda edip giderken bile anılarımızın ve faydalı yaşanmış bir hayatın bize kalan olduğunu hatırlatıyor.
Tıpkı Seneca’nın dediği gibi; ‘’ hayat masal gibidir; mühim olan ne kadar uzun olduğu değil, ne kadar iyi geçtiğidir.’’
Dünyaya gelişte
İlk nefeste
Çığlık
Dünyayı terk edişte
Son nefeste
Sükut
Bir yığın
Hayal, keder
Sevinç, gözyaşı
Ve sevmek
Nihayet
Görünmek görünmemek
Uzun bir yolculukta
Yapraklarla örtülmek
Necdet Evliyagil
Yorum Yapılmamış